Van ve Çevresinde Meydana Gelen Depremler

23 Ekim Pazar günü üyesi olduğum derneğin genel kuruluna katılmak ve kızımı dershaneye götürmek amacıyla saat 13:00’den 15 dakika önce evden ayrıldım. Kızımı dershaneye bıraktıktan sonra genel kurul toplantısı olan binaya gittim. Derneğin bürosu 7. katta bulunuyordu. Genel kurul toplantısında arkalara, pencere kenarına oturdum.


Herkes anlatılanları dikkatlice dinlerken hafif bir sallantı başladı, herkes deprem olduğunu söyledi. Beklentimiz kısa sürmesiydi. Fakat yavaş yavaş sallayan deprem gittikçe hızlandı. İlk önce ayağa kaktım. Ne yapacağımı bilmiyordum. Besleme çekiyor, etrafıma bakıyordum. Ama deprem hızını gittikçe artırıyor, bizleri gittikçe daha çok sallıyordu. İlkönce 7. katta olduğum için çok sallandığımı düşündüm. Gözüm dışarıya ilişti. Binalardan bir şeyler dökülüyor, insanlar sağa sola koşuşuyordu. O zaman işin daha ciddi olduğunu anladım.
Deprem gittikçe şiddetleniyordu. Daha önce besleme çekerken, tekbir getirmeye başladık. Deprem daha da hızlanıyordu. Artık sona geldiğimizi düşünmeye başladık. Ben şahadet getirmeye başladım. Ölüme yaklaştığımızı düşünmeye başladım. Deprem durdu. Etrafa bakmaya başladık, herkesin benzi solmuş, çok şaşırmış ve korkmuştuk.
Herkes bir ağızdan deprem dedi. Etraftaki evrak dolabı düşmüş evraklar yerde idi. Hepimiz kapıya yöneldik ve 7. kattan aşağıya merdivenlerden indik.
Bitmek bilmeyen merdivenlerden indikten sonra herkes evine, çocuğuna doğru yöneldi. Kimse kimseyi sormadan koşuşturmaya başladı. Öncelikle dershaneye bıraktığım kızım aklıma geldi. Onu almak için koşuşturmaya başladım.
Van şehrinin ana caddesi olan Cumhuriyet Caddesinde koşarken ağlayanlar, koşuşturanlar, telefona sarılıp konuş-maya çalışanlar vardı. Cep telefonları çekmediği için kimse kimseye ulaşamıyor, kimse kimseyi sormuyordu. Yolda birbirini tanıyan insanlar birbirlerini gördüğünde sormadan geçiyordu. Kızımın gittiği dershanenin caddesine vardığımda öğrencilerin caddenin ortasında topladıklarını gördüm. Kızımı aradım bulamadım, hocalarını gördüm kızımı sordum. Görmediğini ama kimsenin içeride kalmadığını söyledi.
O arada şiddetli bir artçı deprem oldu. Deprem esnasında ilköğretim öğrencileri bir birlerine sarılarak ağlamaya ve çığlık atmaya başladılar. Hocalar ve etraftaki büyükler çocuklara sakin olmalarını söylüyorlardı.
Artçı deprem geçtikten sonra kızımın eve gitmiş olacağını düşünerek eve doğru koşmaya başladım. Herkes caddelerin ortalarında gidiyordu. Çünkü binaların bacalarından tuğla gibi sert cisimler düşüyordu. Eve ulaştığımda kızım, eşim ve annemi dışarıda gördüm. Birbirimize sarıldık. Allah’a şükrettim. Allah’a şükür ailem hayatta ve sağlıklıydı. Arkadaşlarımızı, eş dostlarının durumunu merak ediyorduk. Kimseye ulaşamıyorduk. Telefonlar çalışmıyordu. Depremin şiddeti, zararı konusunda etrafta birçok söylenti vardı. Van’ın yerle bir olduğunu çok şiddetli bir deprem olduğunu ve merkezi Çaldıran olduğunu söylüyorlardı. Bu da bizim korkularımızı artırıyordu.
Biraz zaman geçtikten sonra telefonlarımız çalmaya başladı. Televizyonlarda Van’da şiddetli bir deprem olduğunu duyanlar eş, dost ve arkadaşlarımız bizleri arıyordu. Biz onlardan deprem hakkında bilgi alırken onlara da yaşadıklarımızı anlatıyorduk. Deprem öğle vaktinde olmuştu herkes dışarıda güneşin ısısıyla ısınıyorduk. İkindi namazından sonra güneş ışınları soldukça üşümeye başladık. Eve giremiyorduk. Dışarıda da üşümeye başladık. Evden birkaç parça eşya alıp Van’dan ayrılmaya karar verdik. Eve hırsız gibi hızlıca girip birkaç parça eşya alırken evin duvarlarına da bakıyorduk. Evdeki çatlaklar bizi korkuturken, az olmaları sevindiriyordu. Şehirden ayrılırken akar-yakıt almak için istasyona gittim. Herkes Van şehrinden ayrıldığı için akaryakıt istasyonunda benzin kalmamıştı.
Var olan benzinle yola çıktım. Araçta benzin kalmamıştı, benzin almak için Tatvan’daki istasyona girdim. Benzin dolduran arkadaşla konuştuğumda Van’ın Erciş ilçesinin çok zarar gördüğünü söyledi. Yemeğini ve battaniyesini kapanın Ercişlilerin yardımına koştuğunu söylediğinde Allah rızasını kazanma isteğinin ve merhametin insanı ne kadar geliştirdiğini gördüm.
Siirt’e ailemi yerleştirdikten sonra birkaç arkadaş Van’a geri döndük. Bizler neler yapabilirdik onu düşünürken İstanbul’daki arkadaşlar televizyonlardan gördüklerinden etkilenmiş halka yardımcı olmak için toplanıp aldıkları malzemeleri bize göndereceklerini söylediler. Ertesi gün uçakla gelen malzemelerin dağıtıma başladık. Dağıtımda hızlı ve etkili olmak için bizim gibi çalışan diğer sivil toplum örgütleriyle beraber hareket ettik.