SOSYAL MİKROSEFALİ: SOSYAL ORGANİZASYONLARDA DÜŞÜNCE GERİLEMESİ ÜZERİNE BİR DENEME

SOSYAL MİKROSEFALİ: SOSYAL ORGANİZASYONLARDA DÜŞÜNCE GERİLEMESİ ÜZERİNE BİR DENEME

Dr. Selahattin Semiz

Modern toplumlar, teknolojik ilerlemelere ve bilgiye erişimdeki artışa rağmen, düşünce derinliği ve stratejik akıl yürütme konusunda ciddi bir daralma yaşıyor. Bu durum, kolektif yapılarda gözlemlenen bir “zihinsel küçülme” ile açıklanabilir. Tıpkı Tıpta ‘mikrosefali, yani beyin gelişiminin yetersizliği’ gibi, sosyal mikrosefali de toplumların düşünsel kapasitesinin daralması anlamına gelir. Bizde bu metaforik kavramı sosyolojik, kültürel ve organizasyonel bağlamda ele alacağız.

Bu oldukça ilginç ve düşündürücü bir kavram olan sosyal mikrosefali bireyden toplumsal hastalıklara dair bir benzetme olarak kabul edilmelidir. Tıbbi mikrosefali, bireyin beyin gelişiminin fiziksel olarak yetersiz olmasıyla tanımlanırken, “sosyal mikrosefali” metaforik bir kavram olarak toplumsal yapılarda karar alma, analiz etme, strateji geliştirme gibi “beyin fonksiyonlarını” üstlenen bireylerin azlığına ve yetersizliğine işaret ediyor.

Tıbbi olarak Mikrosefali rahatsızlığı baş ve baş çevresi boyutlarının standartlara göre daha küçük olması durumudur. Mikrosefali bir hastalık olarak nitelendirilmezken klinik bir bulgu olduğu ifade edilir. Kafatasının standartlara göre daha küçük olması aynı zamanda beynin de daha küçük olduğunu ifade eder. Ancak bu durum bebeğin zeka seviyesini etkileyen başlıca neden olarak belirlenmez. Zeka geriliğini beynin boyutu değil, altta yatan yapısal patoloji belirler.

Sosyal mikrosefali, bir toplumun veya organizasyonun düşünsel liderlik, stratejik planlama, eleştirel düşünce ve entelektüel üretim gibi “beyin fonksiyonlarını” yerine getiren bireylerin azlığı ya da etkisizliğiyle tanımlanabilir. Bu durum, toplumun reflekslerini zayıflatır, karar alma süreçlerini yüzeyselleştirir ve uzun vadeli gelişimi sekteye uğratır.

İnsanda mikrosefali anomalisi genetik/doğumsal bir hastalık iken, sosyal mikrosefali ise iç ve dış sosyal etkenlere bağlı olarak bilerek-isteyerek-gönüllü ve adeta göz göre göre oluşan durumdur. Sosyal ve ticari yapılar gövdesi büyüdükçe beynini de büyütüp geliştirecek yerde, genellikle beyni sabit tutmayı yeğlemektedir. Zaman ilerledikçe bu işletmeler-kuruluşlar ya yerinde saymaya ve geri gitmeye, ya da batmaya mahkûm olmaktadır.

Nitekim Sivil toplum ve işletmelerde insan kaynakları, sermaye/finans durumu , gönüllü katılımcı ve yapılan işlerin hacmine baktığımızda çok büyük bir gövdeye/bedene sahip olduğu halde, beyin/düşünce üretme, yeni işler/hedefler üretmeye, kurumsallaşmaya, yapılan faaliyetleri güncellemeye geldiğinde çok küçük kaldıklarını görüyoruz. Adeta bedeni büyük ve sağlıklı, başı ve beyni küçük Mikrosefali anomalisi olan çocuklar gibi Sosyal Mikrosefali durumu ortaya çıkmış durumda…

Sosyal Mikrosefali ‘Düşünce Yetersizliği’ kavramının en sık belirtileri şunlardır:

*Kurumsal körlük: Yeniliklere kapalı, değişime dirençli yapılar,

*Yüzeysel karar alma, Derin analiz yerine popülist veya tepkisel yaklaşımlar,

*Liderlikte vizyon eksikliği, Kısa vadeli çıkarlar uğruna uzun vadeli düşüncenin ihmal edilmesi,

*Entelektüel temsilde daralma, Akademik ve kültürel üretimin azalması,

*Sosyal reflekslerin zayıflığı: Krizlere karşı kolektif akıl yerine panik yapma veya pasiflik.

Sosyal Mikrosefali Nedenleri ve Sonuçları

Bu konuda eğitimden kültüre kadar bir çok neden sayılabilir. Toplumsal bazı eksiklikler ve anomaliler ile insan vücudundaki hastalık ve anomaliler birbirine benzerlikler gösteriyor. Bunun bir örneği de gövde ile beyin arasındaki orantısızlığı anlatan ve beynin daha küçük olması durumuna neden olan mikro-sefali anomalisidir. Bazı toplumlarda ve kuruluşlarda da gövde büyük; beyin-yönetici kadro küçük ve yetersiz oluyor; Sosyal Mikrosefali anomalisi ortaya çıkmaktadır.

*Eğitim sisteminin niteliksizleşmesi: Ezberci, sorgulamayan bireyler yetiştirilmesi,

*Beyin göçü: Nitelikli bireylerin başka ülkelere yönelmesi,

*Liyakat yerine sadakat: Karar verici pozisyonlarda ehil olmayan kişilerin bulunması,

*Medya ve bilgi kaynaklarının yüzeyselleşmesi,

*Bilgi kirliliği ve manipülasyon,

*Eleştirel düşünce kültürünün zayıflığı. Farklı fikirlere tahammülsüzlük.

Sosyal Mikrosefali ‘Düşünce Yetersizliği’ Çözüm Önerileri

Sosyal problemleri çözmede beynin/düşüncenin etkisinin en güzel örneği önümüze çıkan bir problemin çözüm tarzında kendini gösterir. Bir problemin çözümü için 1 saatlik süre verildiğinde genellikle düşünce/ bilgi ağırlıklı olmayan guruplar-insanlar hemen çözmek için harekete geçerler. Beyin/ stratejik düşünce ağırlıklı guruplar ise bu sürenin en az yarısını çözüm yolları üzerine düşünerek geçirirler. Tabii ki beyin/ stratejik düşünce ağırlıklı guruplar daha doğru ve zamanında çözüm üretirler.

Özellikle günümüzde bilgi ve teknolojinin çok öne çıktığı bir beyne/düşünceye/arge çalışmalarına… vs gerekli önemi vermezsek geri kalmaya ve yerinde saymaya mahkum oluruz. Bu tespitlerden sonra tüm sivil ve ticari kuruluşlara teklifimiz yapılarının beyin-düşünce merkezlerini güçlendirmeleri ve geliştirmeleridir. Yoksa sosyal mikrosefali rahatsızlığına düçar olacak, bir müddet sonra geri kalacak, yarıştan kopacak ve batmaya mahkum olacaklardır.

Çözüm Önerileri

Düşünsel liderliği teşvik eden eğitim modelleri

Stratejik düşünce merkezleri ve beyin takımları ‘Think Tanklar’

Liyakat temelli yönetim anlayışı

Kültürel ve bilimsel üretimi destekleyen politikalar

Toplumda bireysel ve kurumsal eleştirel düşünceyi yaygınlaştırmak

Sosyal mikrosefali, sadece bir kavram değil; aynı zamanda bir uyarıdır. Toplumların gelişimi, yalnızca ekonomik göstergelerle değil, düşünsel kapasiteyle de ölçülmelidir. Bu nedenle, düşünceye ve ARGE ye daha çok önem vermek, düşünce merkezli sivil toplum yapıları kurmak, entelektüel üretimi ve stratejik aklı teşvik eden yapılar kurmak, geleceğin sağlıklı toplumlarını inşa etmenin temelidir.

Haber Resimleri