Bir Doktorun Somali Hatıraları
Dr. Uğur Gençoğlu
Somali Recep Tayyip Erdoğan Hastanesi, Kurucu Başhekimi
Somali’ye Gidiş Süreci
2013 yılında Sağlık Bakanlığı’nda yeni bir yapılanma başlamıştı. Merkezde Kamu Hastaneleri Kurumu kurulmuş ve illerde de buna bağlı genel sekreterlikler oluşturulmuştu. Ben o zamanlar özel bir hastanede doktor olarak çalışıyordum. 2013 yılı sonlarına doğru Bakanlık ilgili birimleri ile bir temasım olmuştu. Benim de bu yeni yapılanmada görev almamı teklif etmişlerdi. Ben ise uzun süre özel sektörde çalıştığım için bu teklifi biraz tereddütle karşılamıştım.
O sıralarda Bakanlıkta çalışan, bir dönem Sakarya’da birlikte görev yaptığım bir arkadaşımın arayıp teşvik edici sözler söylemesi beni harekete geçirmişti. Bu süreçte Ankara’da ve İstanbul’da görüşlerine değer verdiğim bazı şahıslarla da istişare etmiştim. Onların da tavsiyeleri benim Kamuda görev alarak bir yönetici kademesinde olmamı teşvik edici mahiyette olmuştu.
Ben, kararımın müspet olduğunu Bakanlık yetkililerine söyleyince onlar da beni Somali’deki Türk Hastanesi Projesinde yönetici olarak görevlendirmek istediklerini söylemişlerdi.
Daha önce Endonezya Açe Depremi (24 Aralık 2004) başta olmak üzere bazı yurtdışı tecrübelerim olmuştu. Afrika’ya da daha evvel Gönüller Platformu çatısı altında Kutupyıldızı Sağlık Gönüllüleri Derneği aracılığı ile 2012 yılı Temmuz ayında Nijer Tesseou’ya gönüllü sağlık hizmeti seferimiz olmuş, ben de katılmıştım.
Sağlık Bakanlığı yetkilileri ile görüştükten sonra konuyu biraz araştırınca Sağlık Bakanlığı’nın bu şekilde biri Somali’de diğeri Sudan’da olmak üzere iki adet hastane projesi olduğunu öğrendim. İnşaatı ve işletmesi Türkiye’ye ait iki projenin biri, Somali Mogadishu’daki bütçesinin % 100’ü Türkiye’ye ait olacak hastaneydi.
Diğer proje ise Sudan’da olup bu projenin % 80 i Türkiye’ye, geri kalan % 20’si ise Sudan Hükümetine ait olacaktı.
Yapılan çalışmaların ardından Somali Türk Hastanesinin benim de içinde bulunduğum ilk çekirdek yönetici kadrosu 5 kişi olarak belirlendi.
Somali Günlerimizin Başlaması
Somali’ye ilk yolculuğumuz 2014 yılının Şubat ayında oldu. Ekibimizde 5 kişi vardı. O zaman Mogadishu’nun havalimanı bizim herhangi bir Anadolu kasabamızın otobüs terminalinden daha kötü vaziyetteydi. Türk Vatandaşlarının Somali’ye girişi için vize uygulaması olmadığı için vizeyi kapıda veriyorlardı. Bizi havaalanında o zaman orada faal olup sonradan hastanemizin devreye girmesi ile faaliyeti sonlanacak olan çadır hastane görevlileri zırhlı bir araç ile karşıladılar.
Çünkü Mogadishu, Birleşmiş Milletler Güven Endeksine göre dünyada en tehlikeli şehirlerden biriydi. Can emniyeti tehlike altındaydı.
Nitekim Somali’de bulunduğumuz sürede pek çok bombalı eylem ve can kaybı yaşandı. O kadar ki 1 ay boyunca bir sabotaj veya saldırı gerçekleşmediğinde “Acaba bir anormallik mi var?” diye düşünmeye başlardık.
İşte böyle bir ortamda Mogadishu içinde bir yerden bir yere intikalimiz, önümüzde arkasına bir kaç kalaşnikoflu korumanın oturduğu bir pikapın eskortluğunda, arkada içinde bulunduğumuz bir zırhlı araç ile gerçekleşiyordu.
O günlerde Somali’de bizden başka Türkiye’den TC Büyükelçiliği, TİKA, Diyanet Vakfı, Kızılay, İBB gibi kurumların yanı sıra, İHH ve Yardımeli Derneği gibi STK’lar ve Albayraklar gibi ticari faaliyette bulunan firmalar mevcuttu.
Somali’de müşahede amaçlı ilk yolculuğumuzu bir haftada bitirip döndük ve raporumuzu Bakanlık ilgili daire başkanlığına sunduk. Hastane inşaatı henüz bitmiş, içinin tefrişat ve teçhizatı henüz Bakanlıkça teslim alınmamıştı. Hastaneyi yurtdışında inşaat yapma yetkisine haiz TİKA ihale etmiş ve inşaatını Albayrak /Siyah Kalem şirketleri ortaklığı yapmıştı.
Bu arada gelen talimat üzerine Bakanlığımızın 8 aydır işletmeye başladığı ikinci projesi olan Sudan/Darfur Bölgesi Nyala şehrinde bulunan Eğitim Araştırma Hastanesini müşahede etmek maksadı ile Sudan’ a gittik. Yaptığımız incelemeler sonucu hastanenin işleyişi ile bazı temel bilgileri ve tecrübeleri bizzat yerinde görmüş olduk.
Mogadişu-Somali/Türkiye Eğitim ve Araştırma Hastanesi (MSTEAH)
Somali’deki Hastanemizin Bakanlıkça teslim alınması ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde protokolün kabul edilmesi sonrası Somali’deki Hastane faaliyetlerimizi resmen başlatmış olduk.
63 dönümlük arazi üzerine kurulu 8.000 metrekare taban alana sahip 13.500 metrekare kapalı alanı olan, bazı blokları 2 katlı 5 bloktan müteşekkil Somali Türk Hastanesi, sadece Somali’nin değil Doğu Afrika’nın en büyük hastanesi idi
Yerleşkede ayrıca tıp fakültesi olarak düşünülen sonra Sağlık Meslek Yüksek Okulu olarak açılacak olan 5 katlı bir okul binası ile bir cami ve lojman binası da mevcuttu. Henüz elektriği bile bağlanmamış hastanenin özellikle gece karanlığında labirentlerinde el feneri ile dolaşırken kayboluyorduk. Bu imkânlar ya da imkânsızlıklar içerisinde kâh büyükelçilikte kâh Albayraklar’ın şantiyesinde misafir olarak kalıyorduk.
Hastanenin kurulma aşamasındaki döneme ait olan bir hatırayı burada anlatmadan geçemeyeceğim: Bir gece yarısı Büyükelçilik yerleşkesinde istirahat ediyorken, kaldığım odanın kapısı vuruldu. Bir ses “Doktor Uğur Bey içeride mi?” diye soruyordu. Yıllarca meslekte tuttuğum nöbetlerden alışık olduğum için hemen uyandım. Kapıyı açıp “Buradayım” dedim.
Kapıda bulunan büyükelçilik ikinci kâtibi hemen durumu izah etti. Şehrin deniz kenarında Lido denilen mevkide Albayrakların inşa ettiği büyükelçilik binasının şantiyesi vurulmuştu. 1’i ağır 2 işçi yaralanmıştı. Ağır olanı hastaneye kaldırılmıştı ve büyükelçi benim de ilgilenmemi istemişti.
Hemen hazırlanıp büyükelçilik özel harekât polisleri eşliğinde zırhlı araçla Türk Hastanesi’ne gittik. Yaralı işçi ameliyathaneye alınmıştı. Göğüs travması geçirmiş ve zor nefes alıyordu. Röntgende pnöma hemotoraks bulgusu vardı. Müdahale etmek, göğüs tüpü takmak gerekiyordu. Hastanede anestezi uzmanı var, fakat cerrah yoktu.
Anestezi uzmanı olan doktor ile aramızda şöyle bir diyalog geçti:
– Mogadishu’da, bir göğüs cerrahı var mı?
-Yok.
– Peki, bir genel cerrah da mı yok?
– Yok. Şu anda Cerrah sensin. Senden başka yapacak kimse yok.
İş başa düşmüştü. Biz ihtisasımız sırasında genel cerrahi rotasyonu yapmıştık. Göğüs tüpü takıldığını epeyce görmüştüm, fakat hiç kendim yapmamıştım. Malzemeleri getirdiler. Anesteziyolog sordu. “Narkoza gerek var mı?” dedi. Belki riskli olabilirdi. Lokal anestezi yaptık ve tüpü taktık. Sütürle sabitledik. Bir süre sonra hastanın solunumu rahatladı, müşahedeye aldık.
Daha sonra büyükelçinin girişimi ile ayarlanan bir ambulans uçakla yaralı işçi Ankara’ya götürüldü ve ileri tedavisi yapıldı. Orada göğüs cerrahi uzmanının ‘yapılan müdahalenin yerinde olduğunu’ söylediğini duydum. Çok şükür yaralı işçinin hayatı kurtulmuştu.
…………….
Türkiye’den hastaneye ilk olarak sağlık memuru, hemşire, röntgen teknisyeni, laborantlardan müteşekkil bir 25 kişi kadar ekip gelmişti. Gelenler arasında uzman doktor yoktu. Poliklinikler hazır olana kadar bu ilk ekip elde bez paspas binanın ve teçhizatın temizliğini yaptılar.
Ben Ankara’daki ilgili Daire Başkanlığı ile görüşüyor yazışıyor ve süratle doktor bekliyordum. Nihayet gönderilen 6 uzman doktor ile polikliniğimizi faaliyete geçirmek üzere hazırlığımızı yaptık.
Hasta muayenesi başlattığımız duyulunca, hastalar gelmeye başladılar. Hastanenin dış cümle kapısı önünde hastalar kadın ve erkekler ayrı kolda olmak üzere sıralanıyorlardı. Burada triyaj yapılarak sıra numarası veriliyor, güvenlikten geçirilerek içeri alınıyorlardı. Patlamalardan sonra bu noktaya x-ray cihazları koymaya mecbur kaldık.
Artık hastane faaliyetlerimiz bütün hızıyla devam ediyordu. Bir taraftan da yönetim kadememizi tamamlıyorduk. O günlerde Sakarya’dan gelen ilk müdürlerimizin değerli katkılarını unutmam mümkün değildir.
Hastane, bizim hem evimiz hem de işimizdi. Günlük mesai sonrasında da istirahat edeceğimiz misafirhane ve lojman yine yerleşkenin içindeydi. Güvenlik problemi nedeniyle yerleşkenin dışına çıkamıyorduk. Etrafımızı sur gibi çevreleyen duvarın dışında olmak üzere 30-35 kadar maaşını bizim verdiğimiz Somalili bir askeri birlik dış güvenliği sağlıyordu. Yerleşkenin iç güvenliğini ise Türklerden oluşan 5 kişilik bir tim sağlıyordu.
Bir keresinde hastane dışında iki grup arasında silahlı bir çatışma çıktı ve bazı mermiler hastanemize isabet etti. Hatta bir tanesi koridorda yürüyen arkadaşımızın başının 10 santim kadar üzerinden geçmiş, Allah korumuştu.
Biz hemen personeli güvenli bir toplanma alanına topladık. Bununla birlikte orada yaşadığımız günlerde hastanemizi hedef alan bir saldırıya uğramadık.
Hastanemiz Türkiye Cumhuriyeti ve Somali Kanunları kapsamında iki tarafın Sağlık Bakanı (Dönemin Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ve Meryem Hanım) tarafından imzalanan hususi bir protokole tabi idi. Hastanenin en üst düzey yönetim kurulu İMİK denilen (İdari ve Mali İşler Kurulu) idi. İMİK, 3 Türk 3 de Somalili üyeden oluşuyordu.
Türk tarafı, hastane yöneticisi, başhekim ve TİKA koordinatörden oluşurken diğer 3 Somalili üyeyi Somali hükümeti görevlendiriyordu. Yönetici yardımcısı (The Deputy Manager) ve Türk olan diğer idareci (başhekim, hastane müdürleri) yardımcılarını da Somali Sağlık Bakanı atayacaktı. İMİK’in 3 Somalili üyesi de değerli insanlardı. Birisi Somali’nin büyük hastanelerinden Medine Hastanesi başhekimi Dr. Muhammed, diğeri Somali’yi daha evvel İslam Konferansı örgütünde temsil etmiş bir profesör, üçüncüsü de bir iktisat profesörü idi.
İdari ve Mali İşler Kurulu’nu oluşturan bu 6 kişi, ayda en az bir kez toplanır ve gereken kararları alırdı. Eğer aralarında ihtilaf çıkacak olursa, protokole göre yöneticinin oyu iki oy sayılırdı. Lakin icraatlarımız arasında sağ olsunlar bize hiç itiraz etmediler ve kararlarımızı hep oybirliği ile aldık.
Pek çok bakımdan lojistik olarak Türkiye’ye bağlı olduğumuz için o zamanlar Mogadishu’ya haftada 3 kez sefer yapan Türk Hava Yolları uçakları ile hastanemize malzeme getirtiyorduk. Bu yöntemde sağ olsunlar THY yetkilileri bize çok yardımcı oldular. Daha sonra işleyişi oturttuktan sonra malzemelerin gemi ile nakliyesine başladık.
Somali Recep Tayyip Erdoğan Hastanesi’nin Açılışı
25 Ocak 2015’te Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye tarafından modernize edilen havaalanı ve hastanemizin açılışı için Somali’ye geldi. Beraberinde yine kalabalık bir heyetin bulunduğu Cumhurbaşkanı Erdoğan, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Muhammed ile birlikte Besmele ile kurdeleyi keserek açılışı yaptı. (O günden beri hastanenin giriş kapısına astığımız besmele durmaktadır.)
Törenden sonra kendisine refakat ederek hastaneyi gezdirmiş ve yönetici odasına çıkmıştık. Cumhurbaşkanı Erdoğan, önce masadaki koltuğa oturmuştu. Fakat daha sonra Somali Cumhurbaşkanı odaya girince yerinden kalkarak masanın hemen önünde bulunan iki koltuktan birine oturdu. Karşısına da az sonra odaya giren Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Muhammed’i almış oldu. Cumhurbaşkanımız burada nezaket göstererek muhatabına eşdeğer olduklarını hissettirmişti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla o gün hizmete açılan hastanede, 23’ü Türk, 11’i Somalili olmak üzere 34 uzman doktor görev yapıyor. Türkiye’den 82, Somali’den 468 sağlık personelinin çalıştığı hastaneye, Somalilerin yanı sıra Kenya ve Cibuti gibi ülkeler ile Somaliland ve Puntland gibi ülke içinde bağımsızlığını ilan eden bölgelerden de hasta geliyor.
Tam teşekküllü hastanedeki polikliniklere 2017’de 161 bin 669 hasta başvurdu. Eğitim ve araştırma hastanesi statüsündeki kurumda, uzman Türk doktorlar tarafından Somalili sağlık personeline 968 kez eğitim verildi. Hastane, ayda 20 bin hastaya sağlık hizmeti veriyor.
Hastanenin Eğitim Faaliyetleri:
Hastane kısa sürede prestijli bir hastane halini almıştı. Somali diasporasından yurtdışında yaşayan, Norveç’ten Japonya’ya, Kanada’dan Pakistan’a dünyanın her tarafında çalışan kıymetli doktorları vardı. Hastane, bu sağlıkçılardan yurduna dönmek isteyenlerin gelip çalışabileceği çok uygun bir ortamdı.
Nitekim bir süre sonra bu konuyla ilgili bazı görüşmeler yapmaya başlamıştık. İki ülke arasında yapılan protokol gereği hastane bir süre sonra Somali’ye devredilecek ve onlar tarafından işletilecekti. Bu bakımdan hastaneyi işletebilecek Somalili doktorların şimdiden eğitimi gerekiyordu.
Gelen hocalarımızdan branşlarının eğitim müfredatını hazırlamasını istedik. Eğitim dili Türkçe ve Somalice olacaktı. Asistan seçimini Sağlık Bakanlığı yapacaktı. Bu konuda Somali’de bir yönetmelik bulunmadığı için Türkiye’yi örnekleyerek hazırlanmasında Bakanlığa yardımcı olmuştuk.
Buna ilave olarak Mogadishu’da Onların ‘sendika’ dedikleri bizdeki ‘Tabip Odası’ konumunda olan kurum ile koordineli olarak 2,5 gün sürecek olan ‘Mogadishu Tıp Sempozyumu’nun ilkini gerçekleştirdik.
Yine aynı günlerde Somali Ziraat Bakanlığı ve İHH’nın Somali Ziraat Okulu işbirliği ile gerçekleştirilen Ziraat Konferansı’na da ev sahipliği yaptık.
Faaliyet Resimleri