Endülüslü Bilge Hekim Zehrâvî
Kaynaklara göre; Zehrâvî,III. Abdurrahman ile sonra yerine geçen II. El-Hakem dönemlerinde saray hekimi olarak çalışmıştır. Tıp ve cerrahiyi birleştirerek tıp biliminin öncülerinden biri olmuştur. Cerrahi yaklaşımlar yaparak, farklı metodlar ve cerrahi aletler icat etmiştir.
Doğumu ve Tahsil Hayatı
Ebû’l-Kasım Zehrâvî, 936 –1013 yılları arasında Endülüs’te yaşamış hekimlerdendir. Batılılar tarafından Abulcasis olarak adlandırılan Zehrâvî; günümüzde hastanelerde kullanmaya devam ettiğimiz birtakım aletleri tıbba kazandırmış, yeni ameliyat teknikleri denemiş ve 50 yıllık tecrübesinin ürünü olan 30 ciltlik, geniş kapsamlı bir tıp ansiklopedisi yazmıştır. Zehrâvî’nin tıbba yaptığı en büyük katkı, hiç şüphesiz 30 ciltten oluşan Kitâbü’t-Taşrîf isimli eseridir.
Zehrâvî, Endülüs Emevî Hükümdarı III. Abdurrahman’ın başşehri Kurtuba yakınlarında 936 yılında inşasını başlattığı yeni hilâfet merkezi Medînetüzzehrâ’da tahsil hayatına başlayıp devam etmiştir.
Kaynaklara göre; Zehrâvî,III. Abdurrahman ile sonra yerine geçen II. El-Hakem dönemlerinde saray hekimi olarak çalışmıştır. Tıp ve cerrahiyi birleştirerek tıp biliminin öncülerinden biri olmuştur. Cerrahi yaklaşımlar yaparak, farklı metodlar ve cerrahi aletler icat etmiştir.
Zehrâvî’nin Batı Avrupa’nın en büyük başşehri ve ilim merkezi olan Kurtuba’da mesleğini icra ettiği anlaşılmaktadır. Arap seyyahı Hasan el-Vezzân İtalyanca yazdığı Otuz Arap ve Yahudi Filozofu ve Hekimi hakkında bilgi verdiği eserinde Zehrâvî’nin Mansûr-Billâh’ın hekimi olduğunu ve 1013 yılında 101 yaşında iken vefat ettiğini belirtir.
Hadis ve biyografi âlimi Humeydî, Zehrâvî’nin ilim ve fazilet ehli olduğunu, tıp alanında yetiştiğini, bu konuda çok bilinen, büyük bir eser kaleme aldığını ve 1010 yılından sonra vefat ettiğini belirtir.İbnü’l-Ebbâr tabip İbn Vâfid el-Lahmî’nin biyografisini verirken onun Kurtuba’da Zehrâvî’den tıp tahsil ettiğini söyler.
Doğu İslâm dünyasından tıp tarihçisi İbn Ebû Usaybia, Zehrâvî’yi basit ve mürekkep ilâçlar hususunda tecrübeli, doğru tedavi uygulayan iyi bir tabip diye niteler. Onun tıp alanında çeşitli eserler kaleme aldığını, en büyük ve meşhur eserinin mükemmel bir çalışma sayılan Kitâbü’t-Ta?rîf olduğunu kaydeder.
Hekimlik Hayatı ve Geliştirdiği Tedavi Yöntemleri
Yaraların dikilmesinde kullanılan, hayvan bağırsağından üretilen ve vücudun tek tepki vermediği iplik olan katgüt‘ü bulan, mesane ve böbrek taşlarını ameliyatla çıkarma metodunu keşfeden, eklem iltihaplarının tedavisini ilk defa gerçekleştiren Ebu’l Kasım El-Zehrâvî’dir. Akciğer iltihaplanmaları üzerine göğsü yarıp dağlama yoluyla tedavi etmeyi başarmış, karaciğer hastalıkları ile ilgili ağız yara ve şişmelerini tedavi etmiştir. Tıpta, dış gebeliği tanımlayan ilk doktor olmasının yanı sıra, doğum süreçlerinde kullanılan forseps aletini geliştiren de Zehrâvî‘dir. Bazı kanser türlerinin ve hemofilinin genetik olarak geçtiğini fark eden ilk tıp uzmanıdır. Hastayla pozitif iletişimin önemini ve fakirlerin de eşit derecede tedaviye ulaşma hakkı olduğunu vurgulayan ilk tıp alimlerindendir.
Zehrâvî genellikle cerrahî tedavilerin basit dağlama, kan alma, bazı urların kesilip alınması, bazı yaraların ve kesiklerin dikilmesiyle çeşitli kırık çıkıkların tedavisinden ibaret olduğu ve bu tedavilerin berber-cerrah denen kişiler tarafından yürütüldüğü bir dönemde cerrahîyi tıbbın bir dalı olarak görmüş, cerrahînin ve o dönemdeki cerrahî teknolojisinin gelişmesine büyük katkı sağlamış, cerrahî makas ve bıçakları ile bistüriyi, uçları değişik aletleri bulmuş, aletlerin şekilleri kadar onların imalinde kullanılacak metallerin özellikleri üzerinde de önemle durmuştur.
O,seleflerinden edindiği bilgi ve becerileri kişisel tecrübeleri sayesinde elde ettiği bilimsel sonuçlarla birleştirmiş, onları gelecek nesillere aktarmayı başarmış,böylece, antik çağ tıbbıyla orta çağ tıbbı arasında güçlü bir köprü olma görevini de üstlenmiştir.
Göz ve göz hastalıklarıyla da ilgilenmiş, günümüzde de etkili olabilecek bir tedaviyi “triciasis” için önermiş, “ptergium”u da ameliyatla uygun bir şekilde tedavi etmiştir. Bu iki hastalıkla benzeri birçok göz hastalığı ameliyatında zamanımıza göre de başarılı sayılacak tedaviler uygulamıştır. Mezopotamyalılar’dan beri çok iyi bilinen katarakta limbusta bir kesme (inzisyon) yapmak suretiyle bir tedavi önermekte, “Kesmede eğer katarakta -kompaktlaşan lense kadar- ulaşılırsa hasta ameliyattan sonra tekrar görmeye başlar” demektedir.
Zehrâvî’nin başarı ile tedavi ettiği hastalıklar arasında “tracheostomi” uygulamaları da zikredilebilir. Burada soluk borusuna yapılacak müdahalelerde soluk borusunun yapısını, ona komşu yapıları ve bu tip müdahalelerde nereden kesme yapılacağını tarif etmekte, yine boğazla ilgili olarak “tonsilektomi” uygulamalarını da tanımlamaktadır. Diş çekimini, gevşemiş dişin sabitleştirilmesini, yerinden oynamış dişlerde ne gibi tedavilerin uygulanabileceğini ayrıntılı biçimde anlatmakta, bu sırada kullanılacak aletler hakkında bilgi vermektedir.
Ayrıca takma dişleri, bunların yapımını, düşen dişin yerine nasıl konulacağını açıklamakta, diş etlerinde meydana gelen iltihaplı hastalıklarda bunların kesilerek alınmasını ve daha sonra o kısmın dağlanmasını önermektedir. Burun, çene ve omurga kırıkları dahil kırık çıkıklarla da ilgilenen Zehrâvî, kırık patella kemiği için ilk defa cerrahî bir müdahale uygulamıştır.
Damarları ve özelliklerini çok iyi bilen Zehrâvî, arterlerin enine kesilmesi halinde çok kanama olacağını, kesiğin küçük olması durumunda parmakla kesilen yere bastırılması, dağlama uygulanması ve ardından soğuk su ile yıkayıp kan dindiren bazı merhemlerin sürülmesiyle kanamanın durdurulabileceğini söylemektedir.
Dağlama yoluyla tedavi Yunanlılar’dan beri bilinmekle beraber Zehrâvî, dağlamanın sınırlarını çizmiş, nerelerde kullanılabileceğini daha kesin biçimde tesbit etmiştir.
İdrar yolları hastalıklarında da cerrahî tedavi tavsiye eden Zehrâvî, mesane taşının urethra kanalından dışarıya atılamaması durumunda perineal bir kesik yapılarak taşın bulunduğu yerden çıkarılması gerektiğini belirtmektedir. O, kadınlarda litotomi uygulaması yapan ilk hekim ve günümüzde “obstetrike Walcher pozisyonu” denen uygulamayı öneren ilk cerrahtır.
Ayrıca zor doğumlarda fetüsün nasıl alınacağını, özellikle de başın dışarıya çekilmesinde karşılaşılan zorluklarda nasıl bir uygulama yapılması gerektiğini göstermiştir. Bu ameliyatlarda daha sonra Chamberlen ailesinin önerdiği forsepslerin bir ön modelini vermiştir.
Bu cerrahî uygulamaların yanı sıra Zehrâvî’nin fıtık ameliyatları (kasık ve göbek fıtığı), hidrosel, varikosel, basur memeleri, çeşitli yerde oluşan fistüller, çıkmayan tırnaklar, erkeklerde memelerin büyümesi, kadınların memelerindeki anormal büyümeler konularında çeşitli cerrahî tedavi önerileri bulunmaktadır. Zehrâvî,cerrahi aletlerini ilk defa sterilize eden, koter kullanımının yarar ve zararlarını ilk belirten kişidir. Gerçekleştirdiği cerrahi operasyonlar ve geliştirdiği ameliyat teknikleri ile günümüzde de cerrahi tekniğinin en üst seviyesini temsil etmektedir.
Tıp Dünyasına Tesirleri
Kendi dönemine en yakın müelliflerden meşhur fıkıh âlimi İbn Hazm, Endülüs ulemâsının çeşitli alanlarda yazdığı eserleri zikredip onları övdüğü risâlesinde bizzat gördüğü Zehrâvî’nin et-Ta?rîf adlı eserini, “Tıp sahasında bundan daha kapsamlı, ifade ve uygulama bakımından bundan daha güzel bir eser yazılmamıştır desek doğru söylemiş oluruz” sözüyle anmaktadır.
Zehrâvî’nin günümüze ulaştığı bilinen tek çalışması olan Kitâbü’t-Ta?rîf li-men ?aceze ?ani’t-te?lîf, Batı İslâm dünyasında tıp alanında yazılan en muhtevalı ve Avrupa’da en çok rağbet gören eserdir. Bir tıp ansiklopedisi niteliği taşımakta olup her biri çeşitli alt bölümlerden oluşan otuz kısımdan meydana gelmiştir.
İlk makalede genel tıp bilgileri ve esasları, ikinci makalede baştan ayaklara kadar 325 hastalık, bunların belirtileri ve tedavileri, üçüncü makaleden yirmi beşinci makaleye kadar basit ve mürekkep ilâçlar ve hazırlanması, yirmi altıncı makalede her hastalığa uygun gelen besin maddeleri, yirmi yedinci makalede bitkisel ve hayvansal gıdaların ve basit ilâçların özellikleri, yirmi sekizinci makalede madensel, bitkisel ve hayvansal ilâç tabletlerinin yapımı, yirmi dokuzuncu makalede ilâç adları, aynı özelliğe sahip muadilleri, kullanım süreleri, ağırlık ve hacim ölçüleri, otuzuncu makalede cerrahî konusu işlenmiştir.
Kitâbü’t-Ta?rîf İslâm dünyasından çok Batı’da etkili olmuş, birçok Batılı hekim bu eserden alıntı yapmıştır. Eserin özellikle cerrahîye dair otuzuncu bölümü Latince’ye çevrildikten sonra yazma nüshaları İspanya, İtalya ve Fransa’da yayılmış, XV ve XVI. yüzyıllarda defalarca basılmıştır. Fransa’da cerrahînin babası kabul edilen Guy de Chauliac 1363’te yayımladığı cerrahîye dair eserinde 200’den fazla yerde Zehrâvî’nin adını zikretmektedir. Daha sonra da yaygın biçimde kullanılan eser XVIII. yüzyıla kadar etkisini sürdürmüştür.
Zehrâvî’den alıntı yapanlardan biri de 1628’de neşrettiği De Motu Cordis et Sanguinis adlı eserinde büyük kan dolaşımını ilk defa açıklayan William Harvey’dir. Kitâbü’t-Ta?rîf, kendi etkisi yanında Batı’da diğer İslâm bilginlerinin eserlerine ilgi duyulmasında oynadığı rol bakımından da önem taşır.
İslâm dünyasında Zehrâvî’den etkilenen birçok hekim arasında XV. yüzyılda yaşayan Osmanlı âlimi Sabuncuoğlu Şerefeddin’in ayrı bir yeri vardır. Birçok tıp tarihçisi, Sabuncuoğlu’nun Cerrâhiyye-i İlhâniyye adlı eserini Kitâbü’t-Ta?rîf’in bir tercümesi olarak değerlendirmiştir. Ancak iki eser mukayese edildiğinde temel bilgiler aynı olsa da ayrıntılarda önemli farklar belirlenmektedir.
Eserleri
Zehrâvî’nin 1000 yılında tamamladığı Kitâbü’t-Ta?rîf, geniş ölçüde, daha önce ortaya konan Yunan ve İslâm tıp kaynaklarına dayanmakla birlikte müellifin yaklaşık elli yıllık şahsî tecrübelerinin sonuçlarını vermesi bakımından önem taşımakta, özellikle cerrahî operasyonlara dair açıklamaları ve içerdiği alet resimleriyle öne çıkmaktadır
Türk-İslâm Dünyasında yetişmiş olan bilim insanlarının özel olarak araştırıldığı Rusya’da da Zehrâvî’nin bilimsel mirası tüm yönleriyle ele alınmıştır. Taşrîf, İbn Sînâ’nın el-Kânun fî’t-Tıbb adlı eserine oranla geç olsa da Rusçaya tercüme edilmiştir.
Zehrâvî’nin Taşrîf’i, çağdaşı İbn Sînâ’nın el-Kânun fî’t-Tıbb’ına benzer bir biçimde, özellikle Avrupa’da büyük bir etki uyandırmıştır. Eser çeşitli Batı dillerine tercüme edilmiş, tenkitli neşirleri yapılmıştır.
Zehrâvî’nin tıp dünyasına yaptığı en büyük katkı, 30 ciltten oluşan Kitab al-Taşrif isimli eseridir. Eserlerinde tarif ettiği, kullandığı cerrahi alet ve uygulamalar bulunmaktadır.
Cerrahide hala geliştirilmiş tipleri kullanılan 200 civarında kendi geliştirdiği aleti tanıtmıştır. Zehrâvî, 17. yüzyıla kadar cerrahide tartışılmaz bir biçimde en önemli otorite olup modern tıbba öncülük etmiştir.
İlim Dünyasındaki Tesirleri
İslâm dünyasında İbnü’l-Heysem, Bîrûnî ve İbn Sînâ gibi XI. yüzyıl bilim adamları arasında yer alan Zehrâvî her ne kadar tıbbın çeşitli dallarıyla ilgilenmişse de daha çok cerrah özelliğiyle tanınmıştır. Avrupa’da Abulcasis,Alcarani, Ezzahravi, gibi adlarla anılmış ve cerrahînin babası kabul edilmiştir.
Bazı yazma nüshaları İstanbul, Kahire, Şam, Bağdat, Rabat, Londra, Oxford, Paris, Vatikan, Venedik ve Bolonya kütüphanelerinde bulunan Kitâbü’t-Ta?rîf’in otuzuncu bölümü Cremonalı Gerard tarafından Chirurgia adıyla çok erken tarihlerde Latince’ye tercüme edilmiş ve Batı cerrahîsini etkilemiştir.
XIII. yüzyılın ortalarında eserin ilk iki bölümü İbrânîce’ye çevrilmiş, ardından Latince’ye aktarılarak yayımlanmıştır.XIII. yüzyılın sonlarında eserin eczacılığa dair yirmi sekizinci bölümünü Cenovalı Simon ve Turtuşalı Abraham Judaeus Latince’ye tercüme etmiştir.
Marianne Enseger bu Latince versiyonu Almanca’ya tercümesi ve açıklamalarla birlikte yeniden neşretmiştir.
Zehrâvî’nin tıp tarihindeki yeri ve önemi konusunda yapılan çok sayıda araştırma genellikle eserinin başta cerrahî olmak üzere bazı bölümleriyle sınırlı kalmış, kitabın bütünü, Zehrâvî’nin daha önceki bilginlerle veya kendi çağdaşı olan müslüman tıp âlimleriyle ilişkisi yeterince incelenmemiş, diğer İslâm tıp kaynaklarıyla karşılaştırılması yapılmamıştır.
Yararlanılan Kaynaklar
Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi
Ebü’l-Kasım ez-Zehravi ve Kitabu’t-Taşrif Adlı Eseriyle İlgili Rusça Araştırmalar (Dr. Öğr. Üyesi Fegani Beyler Bingöl Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Felsefe Bölümü, Bingöl)