17 AĞUSTOS DEPREMİ: HATIRALAR ve DERSLER

Uzm. Dr Selahaddin Semiz*          

17 Ağustos 1999 depreminin üzerinden 23 yıl geçti. Unutulmaz denilen acılar unutuldu. “Bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” dediğimiz konular, eski alışıldık boş vermişliğe kapıldı gitti. Yaşanılan bütün acılar, günlük yaşam telaşı arasında kayboldu. Geride sadece o günü en dramatik şekilde yaşayanların acı hatıraları kaldı. Halbuki 17 Ağustos Depremi  tüm Türkiye’ye verilmiş çok önemli bir uyarı idi.

Geçmişin acılarından dersler alarak, daha iyi bir gelecek kurabilmek için, bugünden geriye bakarak bir değerlendirme yapmamız, güçlü ve zayıf yönlerimizi gözden geçirmemiz gerekiyor.

Depremlere Artık Daha Hazırlıklıyız

Depremin ardından, AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi) ve UMKE (Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi ) ve SİSAD (Sivil Savunma Derneği ) gibi acil durumlar ve afetlerde kurtarma, yardım ve medikal destek ekipleri kurulmuştur. AFAD ve UMKE, çalışanları ve gönüllülerinin katkılarıyla afetlerin getireceği maddi ve manevi zararı en aza indirmek, afet ve acil durumlardan etkilenmiş topluluklara daha etkin bir hizmet sağlamak için kurulmuş yarı resmi organizasyonlardır.

AFAD, SİSAD  ve UMKE ekipleri gerek çalışanları gerekse gönüllüleri ile yurt içi ve yurt dışında her türlü acil durum ve afetlerde aktif çalışmakta ve çok önemli hizmetler yapmaktadır. Bu konuda her arkadaşımızı gönüllü olmaya davet ederken özellikle AFAD’ın hazırladığı dijital programı cep telefonlarına indirerek acil durumlarda tek tuşla yardım çağrısı programını bütün dostlarımızın telefonlarında kullanmasını tavsiye ediyorum. (Bu uygulamayı, https://www.afad.gov.tr/afad-acil-mobil-uygulamasi-afet-ve-acil-durumlarda-daima-yanında. linkinden indirebilirsiniz.)

Afet bölgelerindeki AFAD Acil kullanıcıları, tek tuşla 112 Acil Çağrı Merkezine ulaşarak durumlarını bildirebiliyor, yardım taleplerini iletebiliyor. Ayrıca afet anında sesli görüşme imkânı olmayan vatandaşlarımız ise uygulama içindeki hazır mesajları kullanarak mesaj yoluyla da iletişim kurabiliyor.

17 Ağustos 1999 depreminde bu tür organizasyonlar olmadığı için maalesef yardım ve kurtarma çalışmaları çok geç ve amatörce yapılabilmişti. Biz Sağlık Vakfı ekibi olarak deprem bölgesine ilk giden ekiplerden biri olmamıza rağmen hazırlık ve organizasyon için 2-3 gün sonra Gölcük’te çalışmaya ancak başlamıştık. Ama bizden önce gelip yerleşen ve organize olan Rus yardım ekibi depremden sonra 12 saat geçmeden Moskova’dan Gölcük’e gelmişti. Zaten hazırlıklı olan medikal yardım ekibi ile portatif şişme çadırlardan oluşan ameliyat-poliklinik-dinlenme kısımlarını kurmuşlar, acil ameliyat ve muayenelere başlamışlardı. O ekibin çalışmalarına hayran kalmış ve bizde de olsa diye gayret etmiştik. Artık bizim ülkemizde de UMKE  kuruluşu ile aynı imkan ve ekiplere sahibiz.

Deprem Öldürmez, Sağlam Olmayan Bina Öldürür

Depremden  önce bina ve diğer yapıların depreme dayanıklı olarak inşa edilmesi çok önemli. Depremden korunma ve yardım konusunda deprem esnasında ve sonrasında yapılacak şeyler olsa da bunlar az ve sınırlı. Esas olarak depremden korunmak için binaların sağlam ve depreme dayanıklı inşa edilmesi suretiyle tehlikenin en aza indirilmesi ile mümkündür.

Bu sözün gerçekliğini Gölcük Depreminde tam anlamıyla yaşayarak gördük. Depreme dayanıksız, yapı denetim belgesi olmayan, çok katlı ve imara aykırı, aşırı kar amaçlı güvenliğe dikkat edilmeden yapılan binalar, depremde yıkılarak içinde yaşayan insanlara mezar olmuştu. Fakat yamaçlarda tek veya iki katlı eski binalar depremden daha az etkilenmiş, içinde yaşayanlar bu afeti hafif atlatmıştı.

Marmara Bölgesinden bir belediye yöneticisinin anlattığı aklımdan çıkmıyor. 1997 yılında daha deprem olmadan önce  imara ve yönetmeliğe aykırı evlerin yıkımı için talimat verdiğini anlattı. Birkaç gün sonra imara ve yönetmeliğe aykırı olduğu için yıkılması gereken bir akrabasının evini ablası ve annesinin ısrarlı talep ve istekleri sonucunda yıkımdan vazgeçirmek zorunda kaldığını ancak depremde yerle bir olan bu evin akrabalarına mezar olduğunu anlatmıştı.

Buradan belediye ve tüm yetkililere tekrar çağrıda bulunmak istiyorum. Lütfen imara ve deprem yönetmeliğine aykırı yapıların bir an önce tesbit edip yenilenmesi için gayret edelim.Yoksa bu evlerde en sevdiklerimizi en yakınlarımızı kaybedebiliriz.

Depremden bugüne değişen yapı denetim ve imar yönetmeliği ile birçok bina depreme dayanıklı olarak inşa edildi. Kentsel dönüşüm çalışmaları ile önemli ölçüde bina yapıları yenilendi. Ama hala önemli ölçüde eski ve depreme dayanıksız binalar tesbit edilmeyi ve yenilenmeyi bekliyor. Bu konuda belediyeler ve Çevre ve şehircilik bakanlığı, Afet yönetimi yetkilileri işbirliği yaparak bu binaların tesbiti ve yenilenmesinde acil eylem planı yapmalılar. Burada oturan insanların kazanılmış haklarına halel getirilmeden, aşırı kazanç ve beklentilere engel olarak devlet desteğini de uygun şekilde devreye alarak çözüm üretilmelidir.

Evdeki Eşyalara Dikkat!

Evdeki eşyalar eğer uygun şekilde yerleştirilmez, bulundukları yere sabitlenmezse deprem anında büyük tehlike arz etmektedir. 17 ağustos depreminde birçok insan, ev eşyalarının, dolap ve kitaplıkların altında kalmış veya sıkışarak yaralanmıştı. Evdeki cam eşyalar, ampüller, avizeler deprem anında her biri bir tehlike oluşturan maddeye dönüşüyor.

Binaların Zayıf Noktaları Balkonlar ve Merdivenler

Binaların en zayıf noktaları balkonlar ve merdivenler oluyor. Deprem anında insanlar panik ile bu noktalara kaçıp sığınırsa daha tehlikeli bir durumda oluyorlar. Balkon ve merdivenler destek ve dayanıklılık açısından daha zayıf noktalarda bulunuyorlar. Uzmanlar deprem anında bu bölgelerde bulunulmaması gerektiğini söylüyorlar. Bu konudaki bilgi hatırlatmaları sürekli yapılmalıdır.

Bu temel tesbitlerden sonra şimdi bugünden geriye doğru bakarak depremin 23.senei devriyesi münasebetiyle bazı önerilerimi paylaşmak istiyorum:

İlgililere ve Dostlara Tavsiyeler:

1-Yapısal Riskler Giderilmelidir: Yaşanan depremlerde çöken binalar can kaybının artmasının en büyük sebebidir. Bu sebeple depremin ilk anında bulunduğumuz binanın sağlam olması son derece önemlidir. İnşaat yönetmeliğine ve zemin özelliklerine göre yapılan binalar depremin yıkıcı etkilerini olabildiğince engelleyecektir. Yaşanabilecek depremler karşısında büyük can ve mal kayıplarının önlenmesi için, deprem güvenliği yetersiz olan binaların güçlendirilmesi ya da yıkılarak yeniden yapılması gereklidir.

Binanın uzman mühendislerce incelenmesi ve güçlendirilmesi, güçlendirme uygun değilse binadan taşınılması gerekir.

Güvensiz bir binada yaşayanların korunmasını garanti edecek bir yöntem yoktur. Binanın denetlenmesi için Bakanlık, yerel yönetimler, üniversite ve meslek odalarına başvurulabilir.

2- Tüm Binaların Deprem Dayanıklılık Testi Yapılmalıdır: Oturduğunuz evin ve çevrenizdeki dostların evlerinin mutlaka deprem sağlamlık değerlendirilmesinin yapılması sağlanmalı. Bu konuda inisiyatif bina ve kat sahiplerine bırakılmamalı. Belediye ve Çevre şehircilik bakanlığı tüm binaların deprem dayanıklılık testini yaptırarak acil önlem alınması için çözümler sunmalı.

Bina ve kat sahipleri de bu konunun rant meselesi değil can meselesi olduğunu anlayarak gerekli gayret ve fedakarlığı göstermeli.

3- Yapısal Olmayan Riskler Giderilmelidir: Kolonlar, kirişler ve taşıyıcı duvarlar gibi binanın taşıyıcı sistemi dışındaki tüm eşyalar yapısal olmayan risk unsurudur. Aydınlatma, havalandırma, ısıtma sistemleri, mobilyalar ve diğer eşyalar örnek olarak sayılabilir. Depremlerde ortaya çıkan hasarların ve yaralanmaların yarısı yapısal olmayan risklerden kaynaklanmaktadır. Evlerdeki eşyalar, dolap, kitaplık, avize gibi deprem anında risk taşıyan eşyalar uygun şekilde sabitlenmelidir.

Depreme karşı alınacak tedbirlere olası bir depremde kayarak, düşerek ya da kırılarak bize zarar verebilecek eşyaların yerini değiştirerek ve ya onları sabitleyerek ortaya çıkaracakları tehditlerden korunmak mümkündür.

4- Haberleşme İmkanları Sürekli Sağlanmalıdır: Afet ve deprem anında haberleşme ve duyurular için sağlam bir telekominikasyon alt yapısı hazırlanmalı. Telsiz haberleşmesi bu konuda en iyisi. SİSAD Derneği’nin bu konuda amatör telsizcilik kursları ile çok önemli çalışmaları mevcut.

5- Altın Değerindeki İlk 72 Saat Değerlendirilmelidir: Afet ve depremler sonrası afetzedelere ulaşım optimal ilk 72 saatte olmaktadır. Bu ilk 72 saatte hayatta kalmaya çalışmak çok önemlidir. Bununla ilgili Sivil Savunma sitelerinden bilgi alınabilir.

6-Afet ve Acil Durum Çantası Bulundurulmalıdır: Acil durum çantası, bir afet meydana geldikten sonra ihtiyaç duyacağınız temel gereksinimlerin bir arada bulunduğu çantadır. Acil durum çantası, ilk 72 saat boyunca hayatınızı idame ettirmeniz için gerekli olan malzemeleri içerir. Acil durum çantası afetten etkilenmeyecek bununla birlikte kolay erişilebilecek bir yerde olmalı, zaman zaman kontrol edilerek içinde bulunan malzemelerin kullanılabilirliği denetlenmelidir.

7- Acil Durum Hastaneleri Hazırda Bekletilmelidir: Afet sonrası yardımlar için AFAD ve UMKE gibi ekipler desteklenmeli ve güçlendirilmelidir. Acil durum hastaneleri, seyyar hastaneler, gemi hastaneler gibi hazır ve seyyar yardım merkezleri hazırlanmalı ve işler durumda tutulmalıdır.

Eğer geçmişteki acılardan aldığımız derslerle deprem konusunda tedbirler alırsak, depremin şiddet ve tesirinden en az miktarda etkilenmemiz mümkündür. Nitekim Japonya gibi bazı ülkeler, 7 şiddetindeki depremleri dahi günlük vaka olarak atlatıp normal gündelik hayata dönebilmektedir.

*Uzm. Dr Selahaddin Semiz

1962 yılında Sivas, Gürün’de doğdu. 1985 yılında İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden mezun oldu. Kırşehir, Kaman’da mecburi hizmetini, GATA-Ankara hastanesinde askerlik hizmetini, İstanbul Haseki Hastanesi Radyoloji Kliniğinde ihtisasını tamamladı.

Hekimlik hayatı boyunca birçok STK’da aktif görev aldı. Deprem, sel ve tsunami sonrası Endonezya-Ace, Pakistan-Keşmir ve Pakistan-Pencap bölgelerinde, Sudan ve Nijer’de sağlık gönüllüsü olarak çalışmalara katıldı.

Afiyet Hastanesi, Afiyet OSGB, Biomekatronik Şirketinin Ortağı ve Biomedikal Ar-Ge kooperatifi Başkanıdır. Halen Özel Afiyet Hastanesinde radyoloji uzmanı ve başhekim olarak çalışan Dr. Semiz, Kutupyıldızı Sağlık Gönüllüleri Derneği Başkan Yardımcısıdır.